Dünya, var olduğundan bugüne birçok denge üzerinde varlığını devam ettirmektedir. Galaksi üzerinde küçük bir değer olan Dünya, birçok gezegen ve galaksi içerisinde yok denecek kadar ufak hatta mikroskopik bir değerdir. Tüm bu gerçeklere değerlendirdiğimizde Dünya; kainat içerisinde varlığı ile bir dengedir. Ve yokluğu birçok dengeyi bozacağı gibi varlığı da dengeleri, dengelemektedir...
Günümüz siyasetinde küresel algoritmalar içerisinde kendini var etmeye çalışan Türkiye'nin de dünya ile eşdeğer bir konumu vardır. Yeryüzünde Antartika kıtası hariç her kıtada kurulu ülkeler vardır. Öyle ki; Vatikan ve Filistin dahil 208 ülkenin olduğu yeryüzünde, Türkiye'nin varlığı kadar yokluğu da önemli bir değerdir. Peki, Türkiye'nin yeryüzündeki mikroskobik değeri ile Türkiye'deki mikroskobik değer ve dengeleri değerlendirdiğimizde ortaya nasıl bir sonuç çıkar?
Türkiye; 81 İl, 30 Büyükşehir, 973 İlçe, 32 bin 65 Mahalle ve 18 bin 201 Köy'den oluşmaktadır. Ve yine 30 Büyükşehir'i bulunan Türkiye, 51 İl ve 519 ilçe belediyesinden oluşmaktadır. Bu şekli ile görmekteyiz ki; Türkiye'nin siyasi gerçekleri içerisinde var olan üç etmen çok değerlidir. Bunlardan ilki, yerel yönetimler, ikincisi kitleler üçüncüsü ise; ekonomik dinamiklerdir. Ekonomik dinamikler, kitleleri yönetirler. Ve yönetilen kitleler yerel yönetimleri belirlerler. Bu sürecin geçiş noktası ve zirvesi ise; Milletvekilliği seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yani genel seçimlerdir. Türkiye'nin mevcut konjektör içerisinde yaklaşan genel seçimlerini değerlendirdiğimizde; hangi dengelerin hangi dengeleri belirleyeceği, mikroskobik değeri olan dengelerin bile ne kadar önemli olduğu gerçeği ile sizleri tanıştıracağım bugün.
***
Son yerel seçimlerde 11 Büyükşehir Belediyesi'ni kazanan Cumhuriyet Halk Partisi, bugün iktidara koşuyor! Evet, siyasi denklemleri ile söylemlerini tam olarak toplumun beklenti ve ihtiyaçlarına göre revize edemiyor olsa bile, CHP'nin iktidar koşusunu var olan sosyo ekonomik koşullarda inkar etmek imkansız. Yine CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanlığı yarışında en iddialı isimler olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik ve demografik açıdan güçlü olan İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Adana Büyükşehir Belediyelerini, stratejik olarak değerli olan; Hatay, Tekirdağ, Mersin, Muğla ve Aydın Büyükşehir Belediyeleri'ni elinde bulunduran Cumhuriyet Halk Partisi'nin İYİ Parti eksenli gerçekleştirdiği pozitif siyasi hamleler muhalefetin güçlenmesine yol açıyor. Bununla beraber iktidarın soğuk yerel yönetim siyaseti ve yine beraberinde getirdiği ayrımcı ve ötekileştiren yaklaşımlar da muhalefet elinde artı güç kazanımına yol açarken, iktidara güç kaybettiriyor!
Kalesinde her geçen gün güç kaybeden AK Parti'nin, dengeler içerisinde yaşattığı dengesizlikler; ortaya yeni dengelerin çıkması sonucunu doğuruyor. Yerel yönetimlerin kent ve toplum ile olan mesafesi, iktidar liderinin söylemleri ile sokağa yansıyanların aynı olmaması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın parti içerisinde aynı güç oranlarına sahip olmaması ve daha da önemlisi, mikroskobik dengeleri yok sayarak oluşturulan toplumsal dengesizlikler bize gösteriyor ki; dengeler, dengeler...
***
Türkiye'nin içerisinde bulunduğu sosyo ekonomik çizgide sahada beklentileri karşılayan bir varlık göstermeyen Milliyetçi Hareket Partisi'nin ilk kabine değişiminde kabinede somut sorumluluk alması veyahut bir iki ay içerisinde ittifaktan çekilmesi zaruriyetinin orta çıktığını ifade etmemiz şart. Gelişen koşullarda söylem ötesinde yönetimde varlık göstermeyen MHP'nin yerini toplum nezdinde alan siyasi parti ise; İYİ Parti diyebiliriz. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenir'in doğru söylem ve sakin tavırlardan uzak kalıyor oluşu ve yine İYİ Parti İl Başkanlarının kent içi sivil toplum dengelerine gereksiz taraf ve müdahil olmaları partinin oy oranını ciddi anlamda olumsuz etkiliyor! CHP'nin güç kazandığı muhafazakar kesimde ortaya çıkan en başarılı eylem; ötekileştirmeyen halkla ilişkiler adımları diyebiliriz.
Dengeler'in her zaman dengeleyici olduğunu fark ettiğimizde göreceğiz ki; iktidarın denge eksenlerinde var olan olumsuz değişimler; önce ekonomik dinamikleri, beraberinde kitleleri olumsuz etkilemektedir. Ve yine yerel yönetimlerin kendi etraflarında oluşturdukları küçük gezegenli galaksiler ise, ilk seçimlerde yok olmaya mahkumdur! Oysa bu sürece gelinmeden önce göreceğimiz en belirleyici denge; genel seçimlerdir. Yani, Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleridir.
Ve yazımızın sonunu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeme dair yıllar önce söylediği ve yakın tarihlerde defalarca tekrar ettiği o meşhur sözü ile bağlamak istiyorum. Bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi; "Belediyeler Türkiye’de İktidar Olmanın Kilididir! Çünkü demokrasi, yerel yönetimlerde ve belediyelerde başlar. Yerel yönetim eğer bu yanıyla güçlü değilse, hiçbir partinin iktidarda başarı şansı yoktur."
Gayri; kilit kimin elinde, anahtar kimin elinde, oy pusulası kimin elinde bunu da Ankara düşünsün...