Zaman ne kadar çabuk ilerliyor. 40 yıl ne kadar çabuk geçti. Çocukluğumda yemyeşil olan Bursa, bugün koca bir beton şehir. Boş arazilerinde top oynadığımız Bağlarbaşı, bugün çarpık kentleşmenin adeta kalbi. Bir yanda dev sanayi bölgeleri öte yanda ardın sıra yükselen konutları ile Bursa, gelişen ve güçlenen Türkiye’nin tipik bir örneği. Geçtiğimiz hafta Antalya'ya gittim. Çok sayıda dostumuz ile buluştuk. Esnaf, iş adamı, bürokrat, siyasetçi. Gördük ki, herkes sancılı ve herkes olan bitenden rahatsız. Denizin ortasında bile konuştuğumuz gerçekler aynı. Herkes birbirine dert yanıyor. Bir yanda çakmağın bile Euro, Dolar ile satıldığı Antalya Side, öte yanda halinden yaka silken onlarca vatandaş. Elhamdülillah hayat yine bize güzel. En azından vatanımız var. En azından Suriye, Irak, Libya gibi değiliz. Tabi Almanya, Rusya gibi de değiliz. Halimize bin şükür.
Önceki akşam sosyal medyadan öğrendik çoğumuz, Konya'daki depremi. Konya'nın Meram ilçesinde 5,1 şiddetinde gerçekleşen depremde hamdolsun ölen yok. Ufak tefek yaralılar ile süreci tamamladık. Peki, olası bir depreme ne kadar hazırız? Bu konuda şapkayı önümüze koyduk mu? Yarın gün içinde dev bir deprem olsa kaç ölümüz kaç yaralımız olur? Yaptığımız yollar, köprüler, hastaneler ve daha ötesi kentler depreme veyahut olası daha farklı bir felakete ne kadar hazır? Veyahut kentleri yönetenler başta olmak üzere ülkeyi yönetenler böylesine büyük bir felakette bulundukları binalardan çıkabilecekler mi? Veyahut yolları sağ salim tamamlayarak görevlerinin başına gelebilecekler mi? Hasılı hazır mısın Türkiye?
***
Deprem başta olmak üzere doğal afetler konusunda Türkiye, neye ne kadar hazır bunu en iyi bilen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olduğu için konuyu fazla irdelemiyorum. Allah başımızdan eksik etmesin. Kendileri olmasa kabinenin ve ülkenin vay haline. Hamd olsun Erdoğan var ki, memleketi yönetecek biri var. Yoksa halimiz nice olurdu. Malum Bursa'da Allah'ın selamını almaktan aciz kibir abidesi üst düzey bürokratlar var. Ki, buna rağmen halen daha yıkılmadık ayaktayız Bursa olarak. Çok şükür.
Türkiye’nin en başarılı sanayi ve ticaret odalarından olan BTSO, yine öncü adımlarla kent ve ülke gündemini belirliyor. Geçtiğimiz günlerde sektör konseyleri toplantısında depremi gündeme taşıyan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, inşaat sektörünün sorunlarını, beklentilerini ve gereksinimlerini de masaya yatırdı. Toplantıda konuşan BTSO Meclis Üyesi Alparslan Şenocak, "inşaat sektörü kalkınma için önemli dayanaklardan biri olmuştur. Kentimizin deprem kuşağında yer alması göz önünde bulundurulduğunda inşaat sektörünün geleceğini hızla kurgulamaya ve geliştirmeye mecbur olduğumuzu görürüz. BTSO olarak inşaat sektörünün ve kentin beklentilerini her zaman önemsedik. Hazırladığımız raporda bunu açıkça görebilirsiniz" dedi. Yine aynı toplantıda konuşan BTSO Meclis Üyesi Ali Tuğcu, "önceliklerimiz arasında yaşam hakkı var. Bursa hem deprem kuşağında bir kent hemde ülkenin ticaret ve sanayi üssü. Bu nedenle Bursa denildiğinde daha fazla detaylı düşünmeliyiz. Elimizi tek başına taşın altına koyarak bir yere varamayız. Bu nedenle vatandaş, kamu yöneticileri ve iş dünyası olarak sürece birlikte müdahil olmalıyız" ifadelerine yer verdi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda ortaya çıkan kentsel dönüşüm ilke kararlarında ana başlıklar şu şekilde; fiziksel boyut, tasarım boyutu, sosyal boyut, ekonomik boyut, yasal ve yönetsel boyut. BTSO’da hazırlanan rapor detaylı incelendiğinde aslında Bursa'nın deprem fotoğrafının net bir şekilde çekilmiş olduğunu görürsünüz. Türkiye'nin deprem başta olmak üzere doğal ve suni afetlere ne kadar hazır olup olmadığı, afetin ulusal ve küresel boyutları gibi konuları Covid-19 sürecinde hep beraber yaşayarak test ettik.
Gayri bize düşen sadece sormak. Hazır mısın Türkiye?