Türkiye’nin öncelikli gücü coğrafi konumundan gelir. Avrupa ve Asya arasında köprü konumunda olan Türkiye, aynı zamanda Akdeniz ve Karadeniz'e hamilik yapar. Topraklarından geçen enerji bağlantıları ve sınırları içerisinde bulunan enerji yatakları ile fırsatlar ülkesi olan Türkiye, şimdi yeni bir küresel kriz ile karşı karşıya.
Pandemi koşullarının etkilediği üretim sektörü ve akabinde gelişen tedarik gereksinimleri, taşımacılık ve ulaşım sektörlerinde yükselen bir talep meydana getirdi. Nakliye kavramını genellikle yük ve eşya gibi kavramlar için kullanan bizler, artık insan nakliyesi hususunu da gündemimize aldık. Kargo taşımacılığının yeni bir sektör oluşturduğu günümüzde artan ihracat rakamları da önemli taleplerin oluşmasına neden oluyor. İhracatın hızlanmasıyla birlikte denizyolu taşımacılığında konteyner krizi oluşurken, demiryolu taşımacılığında ortaya çıkan artan kapasite sorunu ile birlikte uluslararası yük trafiği yeniden karayoluna kaydı. Lojistik firmaları yeniden karayolu yük trafiğinin artması ile birlikte araç filolarını büyütmek istiyor. Her ne kadar sektör aniden büyüme içerisinde olsa bile, firma sahipleri satın alacak çekici ve kamyon bulamıyor! Tedarik sorunu hem sıfır araç hem de ikinci el kamyon ve çekici fiyatlarını uçurmuş durumda.
Elbette bu süreci gelişmekte olan karbon yaptırımları ve çip krizi ile birlikte okumak en doğrusu. Türkiye'nin yol kapasitesinin son 20 yıl içerisinde güçlenmesi, köprüler ve sınır ulaşımı modernizasyonu ile birlikte gümrük ulaşımının karayolu açısından daha elverişli hale getirilmesi önemli artı değerler. Türkiye'nin, üretim üssü olduğu kadar küresel bir tüketim merkezi olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ürettiğinden fazlasını tüketen Türkiye, küresel taşımacılık ve ulaşım krizinden en az nasıl etkilenir sorusunu acilen gündeme almakta fayda var. Bahse konu krizin İngiltere'de açtığı ağır ekonomik yara ve kaybettirdiği küresel itibar ile birlikte oluşturduğu güven kaybının maliyeti trilyonlarca dolar değerinde.
İhracat rekorlar kıran Türkiye, taşımacılık ve ulaşım sektörlerinde var olan sorunlarını hızla çözmek zorunda. Pandemi ile birlikte ortaya çıkan e-ticaret ve artan uluslararası taşımacılık, sektörün hız kazanmasına neden olduğu için lojistik firmalarının araç ihtiyacını artırdı. Araç üreticileri açısından konuyu değerlendirdiğimizde 2020’nin üçüncü çeyreğinden bu yana artarak devam eden taleple karşı karşıya olduklarını görüyoruz. 2020 yılında salgın tedbirlerinin kısıtladığı üretim, bu yıl çip başta olmak üzere hammadde kaynaklı krizler ile farkındalık yaşıyor. Karayolu ulaşımında son aylarda ihracatın artmasına karşın ithalatın bu hıza yetişememesi de araç ihtiyacını artıran bir diğer neden olarak öne çıktı. İhracat seferi yapan tır taşımacılığında, ithalat yükü bulmakta zorlanıldığı için dönüş süreleri de uzadı.
Sonuç itibariyle; artan kur artışı çekici ve kamyon fiyatlarını yukarı çeken bir başka neden olarak olumsuz bir sonuç oluşturdu. Kur artışı nedeniyle fiyatlar yılbaşından bu yana yüzde 20 arttı. Bunun üzerine, hammadde krizi kaynaklı maliyet artışları da eklenince bir TIR’ın fiyatı 1 milyon TL’yi geçmiş durumda. Sıfırdaki bulunurluk sorunu ikinci elde de fiyatları uçururken, Ocak ayından bu yana ikinci el çekici ve kamyon fiyatları yaklaşık yüzde 100 artarak 800 bin TL’ye kadar çıktı. Öte yandan, ikinci elde de araç bulunurluk sorunu başlamış durumda.