Türkiye’nin erken seçim gerçeğini sürekli ifade eden birisi olarak kabul etmeliyim ki, milli menfaatler açısından erken seçim yapılması 2022 yılı için ulusal güvenlik sorunu oluşturacak en temel gerçektir.
Türkiye’nin gücünü aldığı en temel değer, demokrasi. Ve bugün diğer dünya ülkeleri ile ülkemizin demokrasi gerçeğini pandemi ışığında kıyasladığımızda görmekteyiz ki, küresel çerçevede herkesin tek hayali Türkiye’nin insani yardım çalışmalarının kendilerine ulaşması idi. Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere Bakanlıklar nezdinde gerçekleştirilen uluslararası pandemi yardımlarını tüm detayları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ulusal ve uluslararası toplum ile bir kere daha paylaşmalı. Küresel çaptaki insani yardımlarımız başta olmak üzere Türkiye’nin sınırlarının ötesine yönelik gerçekleştirilmesi kuvvetle muhtemel askeri operasyon ve yine bu süreçteki iç güvenlik dengelerini değerlendirdiğimizde, 2022 yılında erken seçim yapılacağını ön görmediğimi ifade etmem gerekiyor.
Savunma sanayi hamleleri ile yerli ve milli üretim hedeflerini hızla yakalayan Türkiye, iklim değişikliği anlaşması ile Dünya'yı ne kadar önemsediğini tüm dinamiklere en somut şekli ile belgeledi. Siyasi açıdan hali hazırda Türkiye’nin en güçlü partisi olan AK Parti'nin kaybedeceği hususuna da kısaca değinmek istiyorum. Ülke nüfusunun yüzde 50 oranına hitap eden ve üye sayısı 26 milyonu aşan Adalet ve Kalkınma Partisi, elbette iktidar olması sebebiyle diğer partilere oranla daha fazla oy, Milletvekili ve Belediye Başkanlığı koltuğu kaybedecektir! Nitekim, Türkiye’nin tüm Büyükşehir Belediyelerini yöneten AK Parti'nin bugün elinde Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden daha güçlü bir Büyükşehir kalmamıştır. Buna rağmen Ankara ve İstanbul, Millet İttifakı oy oranı artı HDP oyları toplamı ile burada bulunan CHP ve İYİ Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarının yönetimine geçmiştir. Yani rüzgar olmayanı değil olanı alır götürür hesabı, AK Parti'nin kaybedecek yükü, oyu, makamı varken muhalefetin ise, bu süreçte aldığı her oy ile kazancı vardır gerçeğini doğru okumak gerekiyor.
Hayaller Paris, gerçekler Londra...
Uzun uzadıya hayaller kurduğumuz o yılları hatırlayın. Herkesin hayalinde bir Paris gezisi vardı. Evli çiftler balayını Paris'te geçirmeyi hayal ederdi. Ve Almanya'nın ötesinde İngiltere, cazip fırsatları olan bir ülke olarak öncelikli göç tercihleri arasında yer alırdı. Bugün Türkiye’nin ekonomi savaşlarından yaralarını hızla sararak çıktığı bir dönemde İngiltere'de uzun araç kuyrukları yaşanıyor. Akaryakıt ötesinde gıda sorunu da yaşanan İngiltere, ekonomik yok olma ile karşı karşıya. Ve yine Fransa, Afrika başta olmak üzere Asya göçleri nedeniyle öz benliğini kaybetti. Amerika Birleşik Devletleri'nin ise, 2030 yılına kadar dağılması ve iç savaşlar yaşaması bekleniyor.
Türkiye’nin lider merkezli coğrafyasında bugün hiçbir nokta uzak değil. Hem kültürel hemde tarihsel bağları yeniden harmanlayan ve ilmek ilmek dokuyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa ve Amerika'nın tüm baskılarına rağmen Ortadoğu ötesinde Afrika'nın da kalbini kazanmayı başardı. Bugün pek anlaşılmıyor ve anlatılamıyor olunsa bile, Afrika adımları Türkiye’nin yüzyıllık beka hareketidir. Türkiye'nin Afrika Kıtasındaki varlığı artarak güçlendikçe bu kıtadaki tüm dengeler hızla değişecek ve inşallah sömürgeci Amerika, İngiltere, Fransa bayrakları bu topraklardan sökülüp atılacaktır.
Türkiye’nin böyle kritik bir dönemde erken seçim gerçekleştirmesi sadece iktidar değişimine yol açmayacak aksine yol haritasının da değişmesine neden olacaktır. Orta vadeli küresel krizlerin kısa vadeli etkisinde kalan Türkiye, mevcut olumsuz süreci maksimum üç yıl içinde tüm hasarları ile birlikte çözümleyecek güç ve otoriteye sahip.
Hayallerin Paris, gerçeklerin Londra olduğu şu dönemde; "insanlar aç" demek yerine, "komşusu aç yatan bizden değildir" demek daha doğru olacaktır. Mutlaka ciddi ekonomik külfetler ve kayıplar yaşamaktayız ve yaşayacağız. Hasılı AK Parti 20 yıldır iktidar olmasına rağmen Türkiye, 98 yaşında bir Cumhuriyet.
Eğer 98'den 20 çıkarırsanız ve geriye kalan 78 yıl ile mevcut 20 yılı tarafsız bir biçimde kıyaslar ve aile olarak konuyu gündeminize alırsanız, ne demek istediğimi aile olarak ve devamında toplumca anlamış olursunuz.
Kısacası ; yarına dair hayal satanları, 20 yılın gerçekleri ile sorgulayın. Sorgulayın ki; yeniden hastane kuyrukları, maaş kuyrukları, yağ kuyrukları ile geçecek, işsiz gençlerden oluşan sokak çetelerinin ve mafyanın hakim olduğu bir yüzyıla ülke ve millet olarak mahkum olmayın…