Bahçeli: “Türk Milleti seçimlerde istiklaline sahip çıkacaktır”

Siyaset 09.07.2022 - 18:10, Güncelleme: 09.07.2022 - 18:24 8580+ kez okundu.
 

Bahçeli: “Türk Milleti seçimlerde istiklaline sahip çıkacaktır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2023 seçimlerinde Türk milletinin istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacağını söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2023 seçimlerinde Türk milletinin istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacağını söyledi. ANKARA (İGFA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yayınladığı bayram mesajında şu ifadelere yer verdi; “Bayramlar, milli ve manevi dayanışmanın, birlik ve dirlik halinde yaşamanın, barış ve kardeşlik ruhuyla bezenmenin kutlu dönemleridir. Beşeriyetin yüksek gerilim yüklü bugünkü ortamında bayramın vaaz ve vaat ettiği insani, irfani, vicdani ve ahlaki mesajlarına fevkaladenin fevkinde ihtiyaç vardır. Dünyanın askeri, siyasi ve ekonomik bunalımlara mahkum kaldığı şu günkü ağır şartlarda Kurban Bayramı geniş bir coğrafyada hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin yüreklerine su serpecek, ümitlerini tazeleyecektir. Küresel enflasyondaki tırmanışlar, enerji ve gıda arz güvenliğindeki teklemeler, Birleşik Krallık’tan Fransa’ya kadar uzanan ve Avrupa’yı tutsak alan siyasi belirsizlikler, bunun yanında simetrik ve asimetrik nitelikli yaygın çatışmaların neden olduğu tehlikeler insanlığın huzur ve refah hedeflerine gölge düşürmektedir. Bir yanda coğrafyalara nüfuz eden kutuplaşmalar gittikçe sertleşirken, diğer yanda adil ve hakkaniyet ölçülerini esas alan dünya tahayyülü çok ciddi zarar ve ziyana uğramaktadır. Ukrayna-Rusya savaşının yol açtığı vahim komplikasyonlardan birisi olan gıda sorunu, özellikle stratejik mahiyeti tartışma götürmeyecek kadar önemli ve üst düzeyde olan buğday üretimi temelinde muhtemel kabus senaryolarının telaffuzuna ve tedavülüne neden olmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’nin ısrarlı ve iyi niyetli çabalarıyla açılması için mücadele ettiği “Tahıl Koridoru”nun bölgesel ve küresel beklentilere cevap teşkil edecek olması hem insani hem de siyasi sorumluluk duygusunun somut bir yansımasıdır. Ancak dünya buğday kriziyle yüz yüzeyken, ülkemizde buğday tarlalarında çıkan yangınların provokasyon ihtimalini de yabana atmamak esas olmalıdır. Eşzamanlı olarak Osmaniye, Çorlu, Bursa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Mardin, Mersin, Diyarbakır, Aydın, Batman, Tekirdağ’da binlerce dönümlük buğday tarlasının yanması zamanlama itibariyle düşündürücü, bir o kadar da üzücüdür. Orman yangınlarından sonra buğday tarlalarının da aynı akıbete maruz kalması hiç şüphesiz konunun bütün yönleriyle araştırılmasını, eğer varsa sabotajcıların bulunup cezalandırılmasını gerektirmektedir. Türkiye’mize her cepheden saldıran iç ve dış odakların kanlı ve kalleş tertiplerine karşı, tıpkı bayramlarda görüldüğü gibi, birlik ve beraberlik şuuruyla duruş ve direniş göstermek milli mecburiyetimiz, dahası vatan görevimizdir. Rehavet ve zaaf anımızı kollayan, fırsatçılık peşinde koşarak sırtımızı yere getirmek için pusuda bekleyen namertlere karşı İsmaili bir adanmışlıkla mücadele etmek lazımdır. Bilhassa Türk ve İslam coğrafyaları üzerinde hesap ve plan yapan, hassasiyetleri kaşıyarak devlet ve toplum istikrarını dinamitlemeyi amaçlayan mihrakların boş durmadıkları da ortadadır. Kazakistan’dan sonra Özbekistan’ın Karakalpak Özerk Bölgesi’nin karışması ve halkın sokaklara dökülmesiyle ölümlere ve yaralanmalara sebep olan çatışmaların ortaya çıkması sistematik tahrik ve tezvirat sürecinin dip dalga halinde tezahürüne bir kez daha işaret etmiştir. Dost ve kardeş ülke Özbekistan’ın Karakalpak Özerk Bölgesi’nde sular durulmuş olsa da, tedirgin ve kuşkulu bekleyişler devam etmektedir. Bu nedenle Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir üyesi olan Özbekistan’la, siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı esası çerçevesinde destek ve dayanışma irademizi hassaten paylaşmayı yararlı görüyoruz. Nitekim Milliyetçi Hareket Partisi ayrılıkçı ve bölücü emellere karşıdır, karşı durmayı kararlılıkla sürdürecektir. Bu gelişmeler sıcaklığını koruyorken, zillet ittifakının muhtemel Cumhurbaşkanı adayının eşkâliyle oyalanması, hatta robot resmini çıkarmak için ortam yoklaması tam bir kara mizah örneğidir. Zillet ittifakının kurguladığı Cumhurbaşkanı adayı edilgen, etkisiz, pasif, yeri geldiğinde koltuğunu devredecek, uzaktan kumanda edilmeye boyun eğecek kukla bir adaydan öte anlam taşımamaktadır. Tek ortak noktaları nevzuhur “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olan makus partilerin Türkiye’nin geleceği, milli gerçekleri, yüksek mücadele seviyesi hakkında en küçük görüş, tespit ve teklifleri yoktur. Bunların derdi koltuk paylaşımı, geçimleri de fitne, dedikodu, yalan ve istismardır. Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayının hüviyeti üzerinden tetikçi, kiralık uzman ve sözde aydınlar eliyle gazete ve televizyonlarda yürütülen tartışmalar sabır ve tahammül eşiklerini artık zorlamaya başlamıştır. “Ortak aday mı, çoklu aday mı?” sorusunun gündemde tutulması akıl kaybının en ileri evresidir. Terörist Demirtaş’ın cezaevinden açıklamalar yapıp sürece müdahil olma sinsiliği, pazarlıkların günbegün kızışması, bakanlıkların bile dağıtıldığına yönelik iddialar, ilaveten zillet ittifakının beş defa toplanmasına rağmen hiçbir sonuca ulaşamaması ileri derece dağınıklığın ve çaresizlik içinde kıvranışın bir nevi belgelenmesidir. İcazetli ve rehinli bir Cumhurbaşkanı adayına aziz milletimiz asla ve kat’a iltifat etmeyecek, itibar göstermeyecek, böylesi bir laçkalığı ciddiye dahi almayacaktır. 2023’de Cumhur İttifakı yine liyakatiyle, milli vakarıyla ve tecrübesiyle öne çıkacak, muhkem ve mutlak bir başarıya imza atacaktır. Türkiye’yi sonu karanlık bir maceraya çekmeye, bu menhus macerada nefessiz bırakmaya hiç kimsenin de gücü yetmeyecektir. Türk milleti, istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacaktır. Nasıl ki kurban; bir Müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun kanıtıysa, gerektiği zaman, gerektiği yerde milli varlığa fedakarlıkla bağlanmış Türkiye sevdalılarıyla da zorluklar aşılacak, çetin sınavlar geçilecektir. Ayrıca kurban, haç ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir. Beklentim ve niyazım, kurban bayramı ve ibadetiyle gönüllerdeki katılıkların yumuşaması, kırgınlıkların giderilmesi, insanlarımız arasındaki mesafelerin bir an önce kapatılmasıdır. Bayram demek anlaşma, buluşma, kucaklaşma ve kavuşma demektir. Paylaşmanın fazileti, yardımlaşmanın güzelliği, zorda ve darda kalanlara el uzatmanın ahlaki mükellefiyeti bayramın gerçek anlamında saklıdır. Türkiye’nin sancılı ve sorunlarla dolu gündeminde Kurban Bayramı’nın yeni bir soluk olması, yeni bir umut ve hedef birlikteliği sağlaması öncelikli dileğimdir. Bayramı karşılamaya hazırlanırken, Konya Şehir Hastanesi’nde bir doktorumuzun katledilmesi de acı verici ve milletimizi derinden yaralayan hunhar bir vaka olarak hafıza kayıtlarına geçmiştir. Sağlık çalışanlarımızı ve toplumun farklı kesimlerini hedef alan şiddet dalgasını önşartsız kınıyor, suçluların çok ağır bedeller ödemelerini ümit ediyor, sürecin takipçisi olacağımızın da bilinmesini arzuluyorum. Fakat Türkiye düşmanı ellerde itibar ve inandırıcılığını kaybeden, bölücülüğün aparatı haline gelen Türk Tabipleri Birliği’nin maksatlı kışkırtmasıyla doktorlarımızın iki gün süreyle boykot yapmalarını çok yanlış buluyor, muayenelerin iptalini de mahsurlu ve gayri meşru bir eylem olarak değerlendiriyorum. Geçmişte PKK’nın şehit ettiği doktor, ebe ve hemşirelerimize sesi çıkmayan, bölücü terör örgütüne tepki göstermeyen Türk Tabipleri Birliği’nin sağlık sistemimizi kundaklama, doktorlarımızı istismar ve tedavi süreçlerini aksatma girişimi rezalettir, art niyetliliktir. Kardeşliğimizi kurban etmeye çalışanlara, iç barış ve huzur ortamımızı yağmalamaya heveslenenlere kurban ibadetinin vakar ve asaletiyle cevap vermek, aynı zamanda habis amaçlarına engel olmak hakkımızdır ve milli haysiyetimizin gereğidir. Nerede yaşarsa yaşasın, kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, şehit ailelerimizin, gazilerimizin, Türk-İslam aleminin Mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, yapılan ibadetlerin Yüce Allah nezdinde kabul ve makbul olmasını yürekten temenni ediyorum. Bu vesileyle terörle mücadele esnasında şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmetler, tedavi altında bulunan kahramanlarımıza da şifalar diliyorum. Bayram süresince tatil, akraba ve aile ziyareti gayesiyle yollara düşen vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymalarını yeni acı ve kayıpların yaşanmaması için çok önemli addediyorum. Hac farizası için kutsal topraklarda bulunan tüm kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulünü niyaz ediyorum. Bayramımız kutlu olsun, Rabbim büyük milletimizin yüzünü güldürsün, yar ve yardımcısı olsun.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2023 seçimlerinde Türk milletinin istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacağını söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2023 seçimlerinde Türk milletinin istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacağını söyledi.

ANKARA (İGFA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yayınladığı bayram mesajında şu ifadelere yer verdi;

“Bayramlar, milli ve manevi dayanışmanın, birlik ve dirlik halinde yaşamanın, barış ve kardeşlik ruhuyla bezenmenin kutlu dönemleridir.

Beşeriyetin yüksek gerilim yüklü bugünkü ortamında bayramın vaaz ve vaat ettiği insani, irfani, vicdani ve ahlaki mesajlarına fevkaladenin fevkinde ihtiyaç vardır.

Dünyanın askeri, siyasi ve ekonomik bunalımlara mahkum kaldığı şu günkü ağır şartlarda Kurban Bayramı geniş bir coğrafyada hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin yüreklerine su serpecek, ümitlerini tazeleyecektir.

Küresel enflasyondaki tırmanışlar, enerji ve gıda arz güvenliğindeki teklemeler, Birleşik Krallık’tan Fransa’ya kadar uzanan ve Avrupa’yı tutsak alan siyasi belirsizlikler, bunun yanında simetrik ve asimetrik nitelikli yaygın çatışmaların neden olduğu tehlikeler insanlığın huzur ve refah hedeflerine gölge düşürmektedir.

Bir yanda coğrafyalara nüfuz eden kutuplaşmalar gittikçe sertleşirken, diğer yanda adil ve hakkaniyet ölçülerini esas alan dünya tahayyülü çok ciddi zarar ve ziyana uğramaktadır.

Ukrayna-Rusya savaşının yol açtığı vahim komplikasyonlardan birisi olan gıda sorunu, özellikle stratejik mahiyeti tartışma götürmeyecek kadar önemli ve üst düzeyde olan buğday üretimi temelinde muhtemel kabus senaryolarının telaffuzuna ve tedavülüne neden olmaktadır.

Bu kapsamda Türkiye’nin ısrarlı ve iyi niyetli çabalarıyla açılması için mücadele ettiği “Tahıl Koridoru”nun bölgesel ve küresel beklentilere cevap teşkil edecek olması hem insani hem de siyasi sorumluluk duygusunun somut bir yansımasıdır.

Ancak dünya buğday kriziyle yüz yüzeyken, ülkemizde buğday tarlalarında çıkan yangınların provokasyon ihtimalini de yabana atmamak esas olmalıdır.

Eşzamanlı olarak Osmaniye, Çorlu, Bursa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Mardin, Mersin, Diyarbakır, Aydın, Batman, Tekirdağ’da binlerce dönümlük buğday tarlasının yanması zamanlama itibariyle düşündürücü, bir o kadar da üzücüdür.

Orman yangınlarından sonra buğday tarlalarının da aynı akıbete maruz kalması hiç şüphesiz konunun bütün yönleriyle araştırılmasını, eğer varsa sabotajcıların bulunup cezalandırılmasını gerektirmektedir.

Türkiye’mize her cepheden saldıran iç ve dış odakların kanlı ve kalleş tertiplerine karşı, tıpkı bayramlarda görüldüğü gibi, birlik ve beraberlik şuuruyla duruş ve direniş göstermek milli mecburiyetimiz, dahası vatan görevimizdir.

Rehavet ve zaaf anımızı kollayan, fırsatçılık peşinde koşarak sırtımızı yere getirmek için pusuda bekleyen namertlere karşı İsmaili bir adanmışlıkla mücadele etmek lazımdır.

Bilhassa Türk ve İslam coğrafyaları üzerinde hesap ve plan yapan, hassasiyetleri kaşıyarak devlet ve toplum istikrarını dinamitlemeyi amaçlayan mihrakların boş durmadıkları da ortadadır.

Kazakistan’dan sonra Özbekistan’ın Karakalpak Özerk Bölgesi’nin karışması ve halkın sokaklara dökülmesiyle ölümlere ve yaralanmalara sebep olan çatışmaların ortaya çıkması sistematik tahrik ve tezvirat sürecinin dip dalga halinde tezahürüne bir kez daha işaret etmiştir.

Dost ve kardeş ülke Özbekistan’ın Karakalpak Özerk Bölgesi’nde sular durulmuş olsa da, tedirgin ve kuşkulu bekleyişler devam etmektedir.

Bu nedenle Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir üyesi olan Özbekistan’la, siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı esası çerçevesinde destek ve dayanışma irademizi hassaten paylaşmayı yararlı görüyoruz.

Nitekim Milliyetçi Hareket Partisi ayrılıkçı ve bölücü emellere karşıdır, karşı durmayı kararlılıkla sürdürecektir.

Bu gelişmeler sıcaklığını koruyorken, zillet ittifakının muhtemel Cumhurbaşkanı adayının eşkâliyle oyalanması, hatta robot resmini çıkarmak için ortam yoklaması tam bir kara mizah örneğidir.

Zillet ittifakının kurguladığı Cumhurbaşkanı adayı edilgen, etkisiz, pasif, yeri geldiğinde koltuğunu devredecek, uzaktan kumanda edilmeye boyun eğecek kukla bir adaydan öte anlam taşımamaktadır.

Tek ortak noktaları nevzuhur “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olan makus partilerin Türkiye’nin geleceği, milli gerçekleri, yüksek mücadele seviyesi hakkında en küçük görüş, tespit ve teklifleri yoktur.

Bunların derdi koltuk paylaşımı, geçimleri de fitne, dedikodu, yalan ve istismardır.

Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayının hüviyeti üzerinden tetikçi, kiralık uzman ve sözde aydınlar eliyle gazete ve televizyonlarda yürütülen tartışmalar sabır ve tahammül eşiklerini artık zorlamaya başlamıştır.

“Ortak aday mı, çoklu aday mı?” sorusunun gündemde tutulması akıl kaybının en ileri evresidir.

Terörist Demirtaş’ın cezaevinden açıklamalar yapıp sürece müdahil olma sinsiliği, pazarlıkların günbegün kızışması, bakanlıkların bile dağıtıldığına yönelik iddialar, ilaveten zillet ittifakının beş defa toplanmasına rağmen hiçbir sonuca ulaşamaması ileri derece dağınıklığın ve çaresizlik içinde kıvranışın bir nevi belgelenmesidir.

İcazetli ve rehinli bir Cumhurbaşkanı adayına aziz milletimiz asla ve kat’a iltifat etmeyecek, itibar göstermeyecek, böylesi bir laçkalığı ciddiye dahi almayacaktır.

2023’de Cumhur İttifakı yine liyakatiyle, milli vakarıyla ve tecrübesiyle öne çıkacak, muhkem ve mutlak bir başarıya imza atacaktır.

Türkiye’yi sonu karanlık bir maceraya çekmeye, bu menhus macerada nefessiz bırakmaya hiç kimsenin de gücü yetmeyecektir.

Türk milleti, istiklaline de istikbaline de kesintisiz sahip çıkacaktır.

Nasıl ki kurban; bir Müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun kanıtıysa, gerektiği zaman, gerektiği yerde milli varlığa fedakarlıkla bağlanmış Türkiye sevdalılarıyla da zorluklar aşılacak, çetin sınavlar geçilecektir.

Ayrıca kurban, haç ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir.

Beklentim ve niyazım, kurban bayramı ve ibadetiyle gönüllerdeki katılıkların yumuşaması, kırgınlıkların giderilmesi, insanlarımız arasındaki mesafelerin bir an önce kapatılmasıdır.

Bayram demek anlaşma, buluşma, kucaklaşma ve kavuşma demektir.

Paylaşmanın fazileti, yardımlaşmanın güzelliği, zorda ve darda kalanlara el uzatmanın ahlaki mükellefiyeti bayramın gerçek anlamında saklıdır.

Türkiye’nin sancılı ve sorunlarla dolu gündeminde Kurban Bayramı’nın yeni bir soluk olması, yeni bir umut ve hedef birlikteliği sağlaması öncelikli dileğimdir.

Bayramı karşılamaya hazırlanırken, Konya Şehir Hastanesi’nde bir doktorumuzun katledilmesi de acı verici ve milletimizi derinden yaralayan hunhar bir vaka olarak hafıza kayıtlarına geçmiştir.

Sağlık çalışanlarımızı ve toplumun farklı kesimlerini hedef alan şiddet dalgasını önşartsız kınıyor, suçluların çok ağır bedeller ödemelerini ümit ediyor, sürecin takipçisi olacağımızın da bilinmesini arzuluyorum.

Fakat Türkiye düşmanı ellerde itibar ve inandırıcılığını kaybeden, bölücülüğün aparatı haline gelen Türk Tabipleri Birliği’nin maksatlı kışkırtmasıyla doktorlarımızın iki gün süreyle boykot yapmalarını çok yanlış buluyor, muayenelerin iptalini de mahsurlu ve gayri meşru bir eylem olarak değerlendiriyorum.

Geçmişte PKK’nın şehit ettiği doktor, ebe ve hemşirelerimize sesi çıkmayan, bölücü terör örgütüne tepki göstermeyen Türk Tabipleri Birliği’nin sağlık sistemimizi kundaklama, doktorlarımızı istismar ve tedavi süreçlerini aksatma girişimi rezalettir, art niyetliliktir.

Kardeşliğimizi kurban etmeye çalışanlara, iç barış ve huzur ortamımızı yağmalamaya heveslenenlere kurban ibadetinin vakar ve asaletiyle cevap vermek, aynı zamanda habis amaçlarına engel olmak hakkımızdır ve milli haysiyetimizin gereğidir.

Nerede yaşarsa yaşasın, kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, şehit ailelerimizin, gazilerimizin, Türk-İslam aleminin Mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, yapılan ibadetlerin Yüce Allah nezdinde kabul ve makbul olmasını yürekten temenni ediyorum.

Bu vesileyle terörle mücadele esnasında şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmetler, tedavi altında bulunan kahramanlarımıza da şifalar diliyorum.

Bayram süresince tatil, akraba ve aile ziyareti gayesiyle yollara düşen vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymalarını yeni acı ve kayıpların yaşanmaması için çok önemli addediyorum.

Hac farizası için kutsal topraklarda bulunan tüm kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulünü niyaz ediyorum.

Bayramımız kutlu olsun, Rabbim büyük milletimizin yüzünü güldürsün, yar ve yardımcısı olsun.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetehalk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.